Bodrum’un anıları, döndükten sonra günlerce aklımdan çıkmadı tabii. Her gece, orada olup bitenleri tekrar aklıma getiriyor ve acayip tahrik olarak Ebru’ya saldırıyordum. Sonra, olanları tekrar yaşamak fikri kafama gelip yerleşti. Aynı şeylerin tekrar tekrar olmasını, dayanılmaz bir şekilde istiyordum. Sonunda Ebru’ya, “hafta sonu için Antalya’ya gitmeyi” önerdim.
Gözlerinin içi parladı karımın.
-“Ohhhh… Sen de istiyorsun değil mi sevgilim…?” dedi yalnızca.
Sesimi çıkarmadım. Üzerinde konuşmadan bu konuda anlaşıyor gibiydik karımla. İkimiz de, Antalya’ya gerçek gidiş nedenimizi biliyorduk.
Bu sefer, turistlerin de bol olduğu, şehir dışındaki bir tesiste yer ayırtmıştım. Cuma akşamı uçağa binmek için hazırlanırken, karım elinde orta boy valizle geldi. Keyfi yerindeydi. Uçaktan inip otele gider gitmez de, valizini alıp banyoya girdi.
Ben de üstümü değiştiriyordum bu arada. Hava gerçekten de çok sıcaktı. Terlemeden durabilmek için, mümkün olduğu kadar ince giysiler seçmem gerekiyordu. Kısa bir süre sonra, karımın sesiyle kendime geldim.
-“Nasıl olmuşum..?” diyordu.
Dönüp ona baktım. Banyonun kapısında, bacakları aralık duruyordu. Üstüne beyaz, incecik ve daracık bir giysi geçirmişti. Eteği ancak kalçalarının biraz altına kadar örtebiliyordu. Memelerinin de yarısı meydandaydı. Ama giysinin en müthiş tarafı, kumaşının inceliğiydi. Böyle dururken banyodan gelen ışık arkasında kalmıştı ve bacaklarının kasıklarıyla birleştiği yerin siluetini olduğu gibi görebiliyordum. Manzara, sikimin bir anda kalkıp taş gibi olmasına yetmiş de artmıştı tabii.
Ebru’nun yüzünde muzip bir ifade belirmişti. Üstümde yarattığı etkinin farkındaydı ve zaten amacının bu olduğunu ikimiz de biliyorduk. Heyecanım tepe noktaya çıkmıştı. Bodrum’dan döndüğümüzden beri aklımdan çıkmayan şeyleri yeniden yaşamaya hazırdık. Karımın elini tuttum ve birlikte odadan çıkıp aşağıya, otelin açık hava barına doğru yürümeye başladık.
Cuma akşamı ve gecesiyle tüm Cumartesi’yi müthiş geçirdik. Öyle ki, Pazar sabahı gidip rezervasyonumuzu bir gün daha uzattım ve dönüş biletlerimizi de Pazartesi sabahı için değiştirdim. Bir gece daha geçirmek istiyordum orada.
Doğruyu söylemek gerekirse, bu Antalya gezisi Bodrum’dan da güzel olmuştu. Bunun nedeni ise kaldığımız otelden neredeyse hiç ayrılmamış olmamızdı ilk başta. Otel doğal olarak turistlerle, yani yabancılarla doluydu. Bu da; Ebru’nun, sanki mümkünmüş gibi, daha da rahat hareket etmesine olanak vermişti. Her anı tepeden tırnağa sik kesilmiş bir halde yaşamıştım. Sonunda geceleri odamıza çıktığımızda da, neredeyse yatağa tutuşturacak bir hırsla sikişmiştik. Doymak bilmiyorduk ikimiz de.
Antalya’dan ayrılmadan önce, bir sonraki hafta sonu için yeni bir rezervasyon yaptırmayı da ihmal etmemiştim bu arada. Ama bu sefer başka bir yerde.
+++++++++++++
Bu seferki otel değil Belek’deki bir tatil köyüydü ve rezervasyon yaptırırken, orada geçireceğimiz bir kaç gecenin Ebru’yla benim açımdan bir devrim niteliğinde olacağını elbette ki bilmiyordum. Ama buranın ötekilerden farklı bir yer olduğunu daha check-in yaptırırken farkına varmıştım.
Çoğu İsrailli’lerden oluşan kalabalık bir turist topluluğu lobiyi doldurmuştu ve işin ilginç yanı bunların çok büyük bir bölümü genç erkeklerdi. Resepsiyon memurundan bunların izin yapan İsrailli askerler olduğunu öğrendim. Sonra da, hazırlanmak için odamıza çıktık Ebru’yla.
Yaklaşık bir saat sonra otelin bahçesindeki restorana girdiğimizde, tüm erkeklerin gözlerinin üzerimizde olduğunu farkettim. Tabii bunda şaşacak hiç bir taraf yoktu. Karım, yine kelimenin tam anlamıyla bir afet gibiydi. Üstelik bu sefer biraz daha da cüretliydi sanki. Siyah bir saten giysi seçmişti kendine. İncecik askıların tuttuğu giysi; kolları, omuzları ve sırtının önemli bir kısmıyla birlikte memelerinin yarısından fazlasını ortada bırakıyor, karnını ve kalçalarını sımsıkı sarıyor, eteği de yine kalçalarının hemen altında bitiyordu. Giysinin kumaşı o kadar inceydi ki; tüm hatlarıyla memeleri, birer düğme gibi kabarmış meme uçları ve hatta göbeğinin çukuru bile belli oluyordu. Ayaklarına geçirdiği yüksek topuklu, siyah dekolte ayakkabılar, bacaklarını daha da başdöndürücü bir hale getirmişti. Sadece bir kaç incecik banttan ibaret olan ayakkabılar, ayaklarını inanılmaz bir iç gıcıklıyıcılıkla sergiliyordu.
Tam ortalarda bir masaya oturduk escort eryaman ve tüm İsrailli askerlerin gözü üstümüzde yemeğimizi yedik. Askerler ise yemeklerine ek olarak gözleriyle karımı yemişlerdi bu arada.
Yemekten sonra, animasyonların yapıldığı cafe bara geçtik. Hemen yakınımızdaki masalar da, bir anda yalnızca gerç İsrailli askerlerden oluşan bir kalabalık tarafından dolduruldu tabii. Ebru öyle bir oturmuştu ki, neredeyse kıçı görünüyordu. Yaklaşık bir saat sonra da, yeni yeni dolmaya başlamış olan gece kulübüne geçtik.
Karım, ısrarla barda, yüksek taburelerde oturmayı seçmişti. Böylece bacaklarını daha çok gösterme fırsatını bulduğunu biliyordum. Üstelik şimdi peş peşe yuvarladığı içkiler nedeniyle kafası da epeyce iyi olmuş ve daha da çok göstermeye başlamıştı. Durmadan bacak değiştiriyor ve bunu her yaptığında da, eteğinin biraz daha sıyrılmasına neden oluyordu. Arada bir de, dizleri hafif aralık oturuyordu ve o zaman da, dikkatli bir göz pırıl pırıl kılsız amını bile görebiliyordu. Özellikle de, hemen yanımızdaki masada oturan 5 İsrailli asker avantajlı durumduydı. Hem çok yakınımızdaydılar, hem de Ebru’nun aralanıp duran dizleri, onların tam baş hizasındaydı. Böylece doğrudan hedefe bakabiliyorlardı.
Askerlerin aralarındaki hararetli konuşma konusunun da karım olduğuna emindim. Çünkü hem İbranice birşeyler konuşuyor, hem de gözlerini hemen önlerindeki acayip manzaradan ayırmıyordular.
Yaklaşık bir saat kadar oturmuştuk ki, birden müthiş bir şey oldu. Hemen yanımızdaki masada oturan İsrailli askerlerden biri yerinden kalkarak bize doğru geldi ve karıma onunla dans edip etmeyeceğini sordu. Doğrusu ben böyle bir şey beklemiyordum. Ama anlaşıldığı kadarıyla Ebru hazırdı buna. Bana sormaya, hatta bakmaya bile gerek görmeden tabureden aşağı kaydı. Bunu yaparken eteği neredeyse beline kadar sıyrılmıştı tabii. Sonra da askerin önüne düşüp, kalçalarını çalkalaya çalkalaya piste doğru yürümeye başladı.
O kadar heyecanlanmıştım ki, boğazım acıma derecesinde kurumuştu birden bire. Onların piste çıkıp karşılıklı dansetmeye başladıklarını gördükten sonra barmene seslenip, kendime yeni bir içki istedim. Sonra dönüp seyretmeye başladım. Müzik hızlıydı ve karşılıklı dansediyorlardı. Bu arada, pistin çevresinde oturan tüm erkekler de bayram ediyordu tabii. Tam bir afet gibiydi Ebru. Müziğin ritmiyle kıvrım kıvrım bükülüyordu vücudu. İnanılmaz sik kaldırıcıydı.
Sonra parça bitti ve birden inanılmaz yavaş bir müzik çalmaya başladı. İsrailli de, dünyanın en doğal işini yapıyormuşcasına, karımın beline sarılıp onu kendine doğru çekti ve hafif hafif sallanmaya başladılar. Vücutları birbirine iyice yapışmıştı. Gözlerimi onlardan ayırıp, başka bir tarafa bakamıyordum.
Ebru’nun kendini iyice bırakmış olduğunu görüyordum. Böylesine yakın bir temastan rahatsız olmuş gibi görünmüyordu doğrusu. Nedenini tam anlayamadığım bir biçimde heyecanlandığımı hissediyordum. Daha da açık söylemek gerekirse, sikim bir anda kazık gibi olmuştu.
Vücutları böyle aradan hava bile geçemeyecek biçimde yapıştığına göre, İsrailli Ebru’nun giysisinin altında hiç bir şey olmadığını çoktan anlamış olmalıydı. Onun da sikinin kalktığına ve karımın karnına dayandığına, adım gibi emindim. Ve bu beni çok heyecanlandırıyordu işte,
İkinci slow parça çalarken, işi biraz daha ilerletmişlerdi. Artık adeta birbirlerine kenetlenmiş gibiydiler. Karımın iki eli birden İsrailli’nin boynundaydı. O da iki koluyla Ebru’nun beline sarılıp, alabildiğine kendine çekmişti. Karım başını hafifçe arkaya atmış, adamın gözlerinin içine bakıyordu.
Ama dananın kuyruğu üçüncü parçada koptu. Çünkü artık yaptıkları dans olmaktan çıkmış gibiydi. Herif sanki karımı ayakta sikiyordu orada. Pistin ortasında ve herkesin gözünün önünde hem de. İşin ilginci, Ebru’nun halinden hiç şikayeti olmamasıydı bu arada. Şimdi daha da çok bırakmıştı kendini adamın kollarına. Yüzünü onun boynuna gömmüştü. Pist çok kalabalık olduğu için zorlukla görebiliyordum ama, kalçalarının hafif hafif büküldüğünü, hem sağa sola, hem öne arkaya kımıldadığın yine de farkedebiliyordum. İsrailli’nin elleri de hareketlenmişti artık. Sağ eli karımın vücudunun yan tarafında yukarı aşağı okşar gibi dolaşıyordu. Sol eli ise belinden aşağıya kaymış ve giysinin incecik kaygan kumaşı üstünden o başdundürücü kalçaları okşamaya başlamıştı.
Tanrım o kadar çok tahrik keçiören escort olmuştum ki, durumumu kendi kendime anlatabilecek sözcükler bile bulamıyordum. Tepeden tırnağa sik olmuştum. Gözlerimi bir saniye bile ayıramıyordum onlardan.
Bu arada üçürcü parçanın da sonu yaklaşıyordu. Acaba disk-jockey bir tane daha slow çalar mıydı? Bunu hem delice istiyordum, hem de istemiyordum. Kararsızdım yani.
Ve o sırada müthiş bir şey oldu. Gözlerim karımın vücudunun hafif hafif sarsılmakta olduğunu yakaladı. Belki başkaları anlamazdı ne olduğunu ama, ben çok iyi biliyordum bunun nedenini. Belini getiriyordu Ebru. İnanılmaz bir şeydi bu.
Hiç tanımadığı bir İsrailli ile dansederken belini getiriyordu.
Tam duruluyordu ki, parça da bitti ve disk-jockey yaniden hızlıya döndü. Adeta istemeyerek birbirlerinden ayrıldıklarını gördüm. Pistten çıkarlarken İsrailli Eburu’yu kendi masanına götürmek istedi. Bunu hareketlerinden anlayordum. Ama buna uymadı karım. Adamdan ayrılıp bana doğru yürümeye başladı. Tanrım müthiş bir ifade vardı yüzünde.
Gelip tam karşımda durdu. Gözlerimin içine bakıyordu. Uzanıp elimi tuttu.
“Hadi sevgilim…” dedi sonra da, “Hemen odamıza çıkalım… Canım çok sikilmek istiyor şu anda…”
Ben de ondan farklı bir durumda değildim Hemen hesabı ödedim ve kalktık. Elemi sıkı sıkı tutmuş neredeyse beni çekiyordu karım. Asansöre biner binmez sikime yapıştı.
“Ohhh ne güzel kalkmış sikin sevgilim…” dedi “Çok sikilmek istiyorum şu anda… Biliyorsun değil mi?”
Sesimi bile çıkarmadım. O anda benim en çok istediğim de karımı bir an önce sikmekti. Odaya zor attık kendimizi.
Ebru beni yatağın üstüne itti. İtiraz etmedim. O kadar azmıştı ki her şeyi ona bırakmak çok daha iyi olacak gibi görünüyordu. Ayaklarım yerde vücudumun geri kalan kısmı yatağın üstünde onu seyretmeye başladım. Giysisini bile çıkarmamıştı. Telaşlı parmaklarla pantolonumun fermuarını indirip sikimi dışarı çekti. Sonra da adeta bir kaplan gibi üstüme atlayıp ata biner gibi oturdu sikimin üstüne.
Öylesine vıcık vıcıktı ki amı, bir anda köküne kadar girdi sikim. Ebru başını arkaya attı ve sarsıla sarsıla belini getiirmeye başladı. Yalnızca sikimin içine girmesi bile yetmişti karıma. Sonra göğsüme devrildi. Derin derin soluklanıyordu.
Büyük bir güç harcayarak kendimi tutuyordum ben de bu arada. Karımın halinden sabaha kadar sürecek bir sikiş maratonu yaşıyacağımızı anlamıştım ve mümkün olduğu kadar geç getirmek istiyordum belimi. Nitekim biraz sonra doğruldu Ebru. Tekrar ata biner gibiydi şimdi üstümde. Gözlerimin tam içine bakıyordu.
“Dans pistinde olanları gördün değil mi sevgilim?” diye sordu birden.
Başımı sallayarak yanıtladım onu. Hala kendimi tutmaya uğraşıyordum çünkü. Her an fışkırtabilirdim karımın amına.
“Ohhhh gördün değil mi?” diye devam etti Ebru. “Gördün değil mi neler yaptı bana o İsrailli? Gördün değil mi karına neler yaptı?”
Daha fazla tutamadım kendimi. Bir top gibi patladım adeta. Gözlerim kararıyordu. Ve bu Ebru’nun da bir kez daha belini getirmesi için yeterli olmuştu bile. Yine göğsüme devrildi. Ama bu sefer ikimiz de soluklanıyorduk.
Ama çok sürmedi bu. Karım bir kere daha doğruldu. Sikim hiç inmemişti zaten. Tekrar dansetmeye başladı üstümde. Gözleri yarı kapayıldı. Kendini müthiş bir zevk seline kaptırmış olduğunu görebiliyordum.
“Anlatsana…” dedim alçak bir sesle.
“Neyi anlatmamı istiyorsun sevgilim?”
“Sana neler yaptığını anlat… Ben yalnızca uzaktan gördüm biliyorsun…”
“Ohhhhhhhhh…”
“Hadi anlat… Ne yaptı da seni böyle azdırdı..?”
“Ahhhh sevgilim…”
Hafif bir kararsızlık sezinliyordum Karımda. Sanki herşeyi anlatarak beni incitmekten korkuyor gibiydi.
“Bebeğim…” dedim, “Benim halimi görmüyor musun? Olanların beni ne hale getirdiğini görmüyor musun?”
“Ohhhh evet sevgilim…”
“O zaman anlat hadi….”
“Önce normal dansediyorduk, farkındasın değil mi sevgilim? Herkesin yaptığı gibi gözleriyle her yerimi didik didik ediyordu yalnızca…”
“Evet bebeğim… Ama sonra müzik yavaşladı…”
“Ohhh evet sevgilim… O zaman sarıldı bana… Sımsıkı… Sikini dayadı karnıma… Offffff öyle bir kalkmıştı ki sevgilim… Bir bilsen… Taş gibiydi… Kocamandı… Alev alev yanıyordu sanki… Bir anda koptum…”
Anlattıklarından çok etkileniyordum ama, kendi benden de çok etkileniyor gibiydi. Birden anlatmanın onu müthiş escort çankaya tahrik etmekte olduğunu anlayarak, mümkünmüş gibi daha da çok tahrik oldum ben de.
“Bıraktım kendimi sevgilim… İtiraf etmeliyim ki kanım tutuşmuştu sanki… Ben de ona sarıldım… Orada öylece sanki ayakta sikişiyormuşum gibiydi… Ahhhh sevgilim…”
Yine kıvranıyordu üstümde. Tanrım müthiş bir kadındı karım. Bir İsrailli’nin onu pistte nasıl kasnağa aldığını anlatmaktan acayip tahrik oluyordu. Boğuklaşmış bir sesle anlatmaya devam etti sonra.
“Giderek daha saldırgan oluyordu sevgilim… Belime yapışıp beni öyle bir çekmişti ki kendine, neredeyse siki karnıma girecekti… Arasıra sana bakıyordum bu arada… Öyle gözlerini dikmiştin üstümüze… Bu da bana çok zevk veriyordu biliyor musun sevgilim..? Bir İsrailli karını herkesin ortasında ayakta sikiyordu adeta ve sen hiç bir şeyi kaçırmamaya çalışarak izliyordun…. Yüzündeki ifade müthişti… Sonra tüm bunlar yetmiyormuş gibi bir de beni okşamaya başladı adam… Eleri her yerimde dolaşıyordu… Kalçalarımı avuçluyordu… O zaman başımı onun boynuna gömdüm… Beni istediği gibi ellemesine izin veriyordum artık…. Üstelik bir de konuşmaya başlamıştı, biliyor musun..? Offff neler söylüyordu bana bir bilsen sevgilim… Ne kadar sik kaldırıcı olduğumu söylüyordu… Beni nasıl sikmek istediğini söylüyordu…”
Hareketleri giderek hızlanıyordu karımın. Kalçaları yukarı aşağı, öne arkaya, sağa sola çalkalanıyordu. Sikim içinde mahvoluyordu tabii. Giderek o kritik noktaya bir kez daha yaklaştığımı hissediyordum.
“Çok kötü kaptırmıştım kendimi sevgilim… Ne olacağını bilmiyordum… Aldırmıyordum da buna… Çevremizdekilerin dikkati üstümüzdeydi… Nelere yaptığımızın farkındaydılar… Ohhhh bu da bana müthiş bir zevk veriyordu biliyor musun..? Öyle ayakta sikildiğimi seyretmelerinden inanılmaz büyük zevk alıyordum… Ohhhh çok güzeldi sevgilim…”
Birden doğruldu üstümde. Sikim çıkmıştı amından. Uzanıp sağ eliyle sikimi dibinden kavradı ve götüne dayayıp tekrar oturdu ondan sonra da. Hiç zorlanmadan, yağ gibi almıştı beni içine. Ve gözlerimin tam içine bakarak anlatmaya devam etti sonra da.
“Adam konuşmayı kesmemişti bu arada sevgilim… Konuştukça daha da azdırıyordu beni… Kıçımın ne kadar tahrik edici olduğunu anlatıyordu bana… Onu götümü verip vermeyeceğimi soruyordu bana… Ahhhh beynime giriyordu sanki sözleri… Sonra öyle bir şey yaptı ki, kopardı beni sevgilim… Kalçalarımı mıncıklayan ellerinden birini aşağı indirdi ve eteğimin altına soktu… Orta parmağı kalçalarımın arasına girmişti sevgilim… Uçuyordum… Ve birden götümü buldu parmağı… Hafif hafif bastırıyor, okşuyordu… İşte o zaman tam bittim…. Ohhhh belimi getirdim o zaman…. Tanrım herkesin içinde belimi getirdim… Gözlerim karardı sevgilim… Ahhhh belimi getirdim… Mmmmmnhhhhhh…”
Şimdi de geliyordu beli yire. Götü açılıp kapanıyor, sikimi adeta sağıyordu. Bir top gibi patladım yine. İkimiz de sarsılıyorduk. Bir zevk girdabının içinde kaybolmuş gibiydik.
Bir süre ne kımıldayabildik ne de konuşabildik. Ama ben kendimi karımdan önce toplamayı başardım.
“Sonra seni kendi masasına götürmek istedi ama sen gitmedin…” dedim Ebru’ya, “Neden..?”
“Gidemezdim sevgilim… Korktum açıkçası…”
“Neden korktun..?”
“Gidersem ne olacağını bilemiyordum…”
“Ne olabilirdi ki, orada herkesin içinde..?”
“Ohhhh sevgilim bilmiyorum… Pistte yaptıklarını da herkesin içinde yapmıştı, unutuyor musun..? Hem o masada başkaları da vardı… Arkadaşları…”
“Belki de hepsi mıncıklardı seni…”
Bu son söylediğim karımın vücudunun birden yeniden hareketlenmesine yolaçtı. Kalçaları hafif hafif kımıldanmaya, çalkalanmaya başladılar yine.
“Ohhhhhhhh…” diye inledi, “Mutlaka öyle olurdu sevgilim… Ohhhh mutlaka…”
“Görüyorum ki bunun fikri bile tahrik ediyor seni… O zaman neden korktuğunu anlayamıyorum sevgilim…”
Kendini yeniden sikişmeye kaptırmıştı karım. Gözleri yarı kapalı, sikimin üstünde yeni bir dansa girişmişti. Hala götündeydi sikim. O küçük delik kapanıp açılıyor, sikimi eziyordu. İki eliyle omuzlarımı tutmuş, ayak parmaklarının ucunda yükselmiş, yine dansediyordu üstümde.
“Neyse…” dedim soluk soluğa, “Bir şeyi kaçırmış sayılmayız hala… Yarın akşam var önümüzde…”
Sözlerim, Ebru’nun üstünde müthiş bir etki yarattı. Tüm vücudu sarsıla sarsıla beli gelmeye başladı yeniden. Götü sikimi öyle bir sıkmıştı ki, ben de tutamadım kendimi. Tohumlarım karımın karnının derinliklerine bir kere daha fışkırmaya başladı.
Öylece yığılıp kaldık.
(İkinci Bölümün Sonu)